Yaz Okulu – Kuzguncuk İlköğretim – Haziran 2008

Dün sabah, sıcak güneşli bir Haziran gününde Kuzguncuk İlköğretim Okulu’na ders vermek için gittim.  Derste Hafta Sorumlusu Nilgün Güvenel’in dışında yaş ortalaması 8 olan 19 genç vardı.

Okul Kuzguncuk’un Boğazı gören bir tepesinde, 19. Yüzyılda Marko Paşa’nın Konağı olarak yapılmış.  “Sen git derdini Marko Paşa’ya anlat” deyimine konu olan Marko Paşa.   Konumuz olan Çevre’yi,  ‘Zaman Tüneli içinde İstanbul’un Gelişimi’ olarak anlattıktan sonra, gençlere ” Sorgulamacı Yaklaşım” ile ilgili masallar  anlatıp, bitirdim.

Anlattığım masalların birkaçını burada yineliyorum.

Konuşma Özürlü ve Görme Özürlü Alıcı – (Özü, Alınacak Ders ; Her Olayı Kendi İçinde Değerlendirmek Gerekir)

Bir Eczaneye, konuşma özürlü bir kişi gelir ve kendi için bir diş fırçası ister.  Diş fırçasını nasıl ister gösterir misiniz?

(Dinleyenler genelde el ve parmakları ile diş fırçalama eylemi yaparlar.  Onaylayarak, konuşmayı sürdürürsünüz); Yaklaşık on dakika sonra elinde beyaz bastonu ile bir görme özürlü aynı eczaneye girer.  Bu kişi bir tarak istemektedir, nasıl ister?

Sahiden nasıl ister, siz yanıtlar mısınız?  (Doğru yanıt yazının en altında)

************

Engizisyon’da Yaşamı Seçebilmek– (Özü, Alınacak ders ; Çözüme giden yol tek değildir, başka yollar da vardır.)

Ortaçağ Avrupasında İspanyol Engizisyon Mahkemeleri din dışı gördükleri her kişiyi ölüme gönderiyorlar.  Bir kasabanın Mahkeme Başkanının da bir derdi var.   Mahallesinden bir delikanlı ile kendi kızı birbirlerine aşık olmuşlar.  Başkan bu işten hiç hoşnut değil.  Sonunda bir neden yaratıp, delikanlıyı mahkeme karşısına çıkartıyor. Savlama ve savunma sonunda karar veriyor; “Konuya ilahi adalet çözüm bulacak.   Delikanlı tutuklanacak, ertesi gün hakimlerin karşısında ‘ölüm’ veya ‘yaşam’ı kendi seçecek.  Yöntem olarak da, iki ayrı kağıt bir şapkanın içine konacak.  Kağıtlardan birinde ‘ölüm’ diğerinde ‘yaşam’ yazacak.  Zanlı kendi yazgısını seçeceği kağıtla belirleyecek.”

Gece şehir kalesinin bir burcuna hapsedilmiş olan delikanlı kara kara düşünürken, demir parmaklıklar arasından bir taş içeri düşüyor.  Taşı aldığında çevresinde de bir kağıt görüyör.   Taşı sevdiği atmış, kağıtta yazan ise; “Sevdiğim babamın konuşmasını duydum.  Seni mutlaka ortadan kaldırmaya niyetli.  Her iki kağıda da ‘ölüm’ yazacakmış.  Seni çok seviyorum, elveda.”

Ertesi gün mahkeme toplanıyor.  Başhakim’in önünde iki ayrı şapka konmuş.  Zanlıya durum tekralandıktan sonra, seçimi yapmaya çağrılıyor.  Zanlı yürüyor, seçimini yapıyor ve………..serbest olarak mahkemeden çıkıyor.

Hangi yöntem ve davranış onu oradan canlı çıkartır?  (Yanıtı en aşağıda)

Hindistan Racasının Kızı –  (Özü- Çözümde giden yolda birden fazla bakış açısı vardır)

YANITLAR

a. Özürlü Kişiler – İkinci gelen “bana bir tarak  verir misiniz?” der. O göremez, ama  konuşabilmektedir.

b. Engizisyon– Yanıt seçmekte değil, seçmemekte yatıyor.  İkisi ayrı duran şapkalardan birine yaklaşan zanlı, kağıdı alıp açmak yerine alıp yutuyor. Yuttuktan sonra, “Ben seçimimi yaptım,” diyor. “Kalan kağıdı siz okuyun.”

Ben bu öykü’yü anlattıktan sonra çözümü anlattım, tam anlamadılar. O sırada önümdeki bir öğrencinin elindeki ufak kağıt parçalarına gözüm ilişti.   İki kağıdı gösterip, “Bir tanesini böyle yutmuş” dedikten sonra kağıdı ağzıma atıverdim.    Ders sonunda  dışarda çocukları bekleyenler vardı.  6-7 yaşlarında olan bir öğrenci dedesini görünce, “Dedeeee, öğretmen kağıdı yuttu” diyerek ona yaklaştı.  İki saatlik anlatımda en akılda kalan davranış/ söylemim o olmuş.

c.

Derse katılan gençler ; Zeynep Bahar Bilgiç (7), Emir Çelebi (7), Deniz Özbaş(9), Efe Yağız (8), Deniz Ege (6), Bora Özkan (6), Sude Yusoğlu (5), Kardelen Ceren (7), Ecem Güler (7), Umut Saliçanyiğit (6), Selen Kazandır (7), Nurşen İşar (8), Yağmur Toplu (13), Zeynep Dalbay (11), Kader Yalçın (12), Oğuzhan Özçelik (12), Aleyna Özay (9), Uygar Karamel (6), Tiycan Işlak (11)

1 Responses to Yaz Okulu – Kuzguncuk İlköğretim – Haziran 2008

  1. Enver İSKENDER dedi ki:

    Yaz Okulu – Kuzguncuk İlköğretim – Haziran 2008 başlığı altında bu yazıyı yazan kimdir? Yazdığı andan beri adını hatırlayamıyor mu?

Yorum bırakın